Varroa Problemi Bölüm 1: Giriş
- Mehmet AKINCI MSc.
- 28 Ağu 2024
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 26 Eyl 2024
أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Nisa Suresi, 36. Ayet: "Allah, kibirlenip insanları hor gören kimseyi sevmez."
Lokman Suresi, 18. Ayet: "İnsanlara yüzünü ekşitme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü Allah, kendini beğenmiş övünen hiç kimseyi sevmez."
Rahman Suresi, 7-9. Ayetler: "Göğü Allah yükseltti ve mizanı koydu. Sakın dengeyi bozmayın. Ölçüyü adaletle tutun ve dengeyi eksik tutmayın."

Bir zamanlar bereketli topraklara sahip bir köyde, efsanevi bir çiftçi yaşardı. Adı Asimandir imiş. Toprağı işleme konusunda o kadar ustaymış ki, köylüler ona "Toprağın Efendisi" derlermiş. Asimandir, mevsimleri ve doğanın döngülerini o kadar iyi anlarmış ki, hangi tohumun ne zaman ekileceğini, hangi bitkinin nasıl yetiştirileceğini çok iyi bilir imiş. Köy, onun sayesinde bereketli hasatlar alır, kıtlık nedir bilmez imiş.
Ancak bir gün Asiman, doğanın döngüsünü değiştirebileceğine, toprağın sınırlarını aşabileceğine inanmış. O, daha çok ürün elde edebilmek için mevsimleri ve toprak kanunlarını manipüle etmeye ve kendi istediğine göre düzenlemeye karar vermiş. Ay ışığını ve güneşin sıcaklığını kontrol etmeye çalışan büyüler yapmış. Yağmurları ve rüzgarları kendi isteğine göre yönlendirmeye kalkışmış. Köylüler Asimandir’e “Toprak, güneş, yağmur ve rüzgarın dengesi bozulursa, tüm hayatın dengesi de bozulur. Bu kibirin, hem seni hem de ekinlerini helak eder.' demişler.
Sonunda, Asimandir istediğini başarmış ve hiç olmadığı kadar büyük bir ekinler ve ürünler yetiştirmiş. Ancak tam hasat zamanı geldiğinde, Asimandir büyük bir şok yaşamış. Tüm mahsuller bir anda çürümeye başlamış. Bitkiler, toprağın kaldırabileceğinden fazlasını vermeye zorlandığı için, hızla yok olmuşlar. Asimandir, mahsulünü kurtarmak için ne kadar çabalasa da, başarılı olamamış.
Bu lanet, Asimandir, sonsuza dek her bahar ekim yapmaya zorlamış, ancak bir türlü hasat yapamıyormuş. Her mevsim toprağa tohum ekiyor, büyüttüğü bitkilerin yeşerdiğini görüyor, fakat tam olgunlaşacakları zaman, hepsi bir anda çürüyormuş.
Köylüler, Asimandir’in efsanesini kuşaktan kuşağa aktarmışlar ve doğanın dengesiyle oynanmaması ve kibirli davranmaması gerektiğini öğrenmişler. Çünkü bilgelik, toprağın bereketinde değil, Allah’ın koyduğu kurallarına saygı göstermekten geçmekteymiş. Asimandir’in adı, artık "Toprağın Lanetlisi" olarak anılır olmuş, ve onun hikayesi, her bahar ekim yapılmadan önce köyde anlatılarak yeni nesillere ders verilmeye başlanmış.
Efsane, Allah’ın koyduğu yasalara karşı gösterilen kibirin, insanı nasıl sonsuz bir döngüye mahkum edebileceğinin sembolü olarak kalmış
Varroa destructor: Küresel Yayılım ve Mücadele Yöntemleri
Varroa destructor, 1976 yılında Bulgaristan üzerinden Trakya'daki arılara bulaşmış ve ardından ayçiçeği balı üretimi amacıyla bölgeye gelen Anadolu’daki arıcılar aracılığıyla Anadolu’ya yayılmıştır. Gezgin arıcılığın etkisiyle, Varroa destructor 4-5 yıl gibi kısa bir sürede Türkiye genelinde yaygınlaşmıştır. O dönemde ilkel kovanların (karakovan) yaygın olarak kullanılması ve etkili mücadele ilaçlarının bulunmaması nedeniyle, bu parazit ilk yıllarda arı kolonilerine ciddi zararlar vermiştir. 1980'lerin sonlarına gelindiğinde, Varroa destructor Amerika kıtasına taşınarak Kuzey Amerika'daki bal arısı popülasyonunu istila etmeye başlamıştır. Varroa'nın yayılması, başlangıçta tüm arı kolonileri için büyük bir risk oluşturmuştur.

Ancak, Apistan® (tau-fluvalinate) şeritlerinin geliştirilmesi, Varroa mücadelesinin daha etkili bir şekilde yönetilmesini sağlamıştır. Ne var ki, tau-fluvalinate'ye karşı direnç gelişmesiyle birlikte, Varroa zararı yeniden artmıştır. Daha sonra coumaphos kullanımıyla mücadele yeteneği yeniden kazanılmıştır. Sentetik ilaçların başarısızlığı, arıcıları 2000 yılından itibaren Varroa ile mücadelede timol, formik asit ve oksalik asit gibi alternatif yöntemlere yönelmeye teşvik etmiştir.

Amitraz, bir süreliğine arıcılık sektöründe Varroa mücadelesinde temel bir araç haline gelmiştir. 2000'li yılların başında, akarlar hızla coumaphos'a karşı direnç geliştirdiği için, etkili bir sentetik akarisit piyasada bulunmamaktaydı. Amitraz, bu dönemde arıcılar için adeta bir mucize ve kurtarıcı olarak kabul edilmiş ve hızla benimsenmiştir.
Deforme Kanat Virüsü'nün (DWV) yayılmasıyla birlikte, deneyimli arıcılar düşük düzeydeki akar varlığının bile arı kolonilerinin üretkenliği ve hayatta kalma oranları üzerinde olumsuz etkiler yarattığını fark etmeye başlamıştır. Başarılı ticari arıcıların çoğu, sezon boyunca akar istilasını %1 seviyesinin altında tutmak için düzenli amitraz uygulamalarını tercih etmiş ve bu uygulamalar, arıcılık sektörünün son yıllarda toparlanmasında önemli bir rol oynamıştır.
Akarisit Direnci ve Gelecekteki Zorluklar: Varroa destructor 'un Amitraz Direnci
Sentetik akarisitlerin uzun süreli etkinliği genellikle sınırlıdır ve zamanla parazit popülasyonlarında direnç gelişimi, bu ilaçların etkisini azaltabilir. Bu durum, dar etki moduna sahip sentetik akarisitlerin sürekli ve tekrarlanan kullanımı ile daha da belirgin hale gelir. Örneğin, fluvalinate'nin etkinliği, kullanımının altıncı yılına kadar devam etmiş ancak daha sonra başarısız olmaya başlamıştır. Arıcılar, bu süreyi yalnızca dozajı aşırı seviyelere çıkararak uzatabilmiştir. Kaliforniya’da coumaphos, sadece üç mevsim kullanımdan sonra tamamen etkisiz hale gelmiştir.
Amitraz ise, beklenmedik bir şekilde, birçok arıcı tarafından 15 yıldır (bazı bölgelerde 30 yıla kadar) kesintisiz ve başarıyla kullanılmaktadır. Ancak son zamanlarda, akarların amitraz’a karşı direnç geliştirdiğine dair kanıtlar ortaya çıkmaya başlamıştır (Şekil 3). Bu durum, amitrazın etkinliğinin azalabileceğine ve mücadele stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Varroa destructor’un amitraz direncinin gelişmesi, arıcılık sektöründe önemli bir sorun olarak belirmekte olup, gelecekteki mücadele yöntemlerinin etkinliği konusunda endişeler yaratmaktadır.
Akar Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar ve Dirençli Arı Stoklarının Önemi
Ne yazık ki, mevcut durum itibarıyla kayıt veya geliştirme aşamasında olan umut verici yeni sentetik akarisit sayısı oldukça sınırlıdır. Bir ürünün piyasaya sürülmesi yüksek maliyetler gerektirdiğinden, arıcılar daha ucuz tarımsal formülasyonları tercih edebildiğinde, üreticilerin bu ürünleri Varroa destructor için özel olarak tescil ettirme konusunda istekli olmaması doğaldır. Ayrıca, ürünlerin etkin ömrü kısaysa ve akarlar birkaç yıl içinde direnç geliştirirse, üreticiler geliştirme ve kayıt maliyetlerini karşılamakta zorlanabilirler.
Bu durum, arıcıları birkaç stratejik seçenekle baş başa bırakmaktadır:
Amitraz dozunun artırılması: Bu yöntem, Apivar® şeritleri dışında etkili bir alternatifin olmaması nedeniyle sınırlıdır ve yalnızca dirençli akarların seçimini hızlandırabilir.
Fluvalinate, Coumaphos'un yeniden kullanımı veya tescil edilmemiş sentetiklerin tescili.
Farklı etki mekanizmalarına sahip yeni sentetik akarisitlerin geliştirilmesi.
Botanik ürünlerin, davranış bozucuların, RNAi bazlı ürünlerin veya diğer biyolojik ajanların geliştirilmesi.
Kayıtlı organik asitlerin veya timolun kullanımı (genellikle daha pahalıdır).
Nihai çözüm – Varroa’ya dayanıklı arı stoklarının benimsenmesi.
Akar Yönetiminin Gelişimi
Varroa destructor ilk kez arı kolonilerini etkilediğinde, bu yeni virüs vektörü karşısında arılar tamamen savunmasızdı. Parazitik akarların Kuzey Amerika arı popülasyonuna girmesinden önce, virüslerin birincil bulaşma yolu fekal-oral yoldu. Ancak Varroa, virüsleri doğrudan arının kan dolaşımına enjekte ederek bu durumu değiştirdi. Dr. Stephen Martin’in Hawaii Adaları’ndaki Deforme Kanat Virüsü (DWV) üzerine yaptığı çalışma, viral yarı türlerin bu yeni vektörden yararlanmak için hızla kendisini geliştirdiğini göstermektedir. Aynı gelişim sürecin Keşmir Arı Virüsü ailesinde de gerçekleştiği düşünülmektedir.
Eğer arıcılar, doğal seçilime izin vererek Varroa direnci geliştirmelerine olanak tanısalardı, arı kolonileri genetik çeşitlilikleri sayesinde bu parazite karşı direnç kazanabilirlerdi. Ancak, Kaliforniya'nın Santa Cruz Adası'ndaki gibi tüm arı popülasyonlarının akrabalar arası üreme nedeniyle varroa tarafından yok edildiği durumlar da gözlemlenmiştir.
Bu bağlamda, diğer tarım sektörlerinde olduğu gibi, haşere yönetimi için pestisitler kullanmak bize sadece zaman kazandırmıştır; bu uzun vadeli bir çözüm sunmamaktadır. Ancak, son otuz yıl içinde, doğal mutasyon, yoğun seçici baskı ve insan kaynaklı seçici üreme sayesinde, özellikle vahşi popülasyonlarda akar direnci özelliklerinin yaygınlığı artmıştır.
Günümüzde arıcılık uygulamaları, akar direncine sahip arıların doğal evrim sürecine kendiliğinden devam eden bir engel teşkil etmektedir. Amitraz'ın etkinliğinin azalmasıyla birlikte, ticari arıcılar Varroa yönetimi için alternatif bir plan geliştirmek zorunda kalacaklardır. Doğal yöntemler pratik olmakla birlikte, zaman alıcı ve maliyetlidir.
Dirençli Stokların Benimsenmesine Engel Olan Faktörler
Varroa’nın ülkemize girmesinin üzerinden yaklaşık 50 yıl geçmiş olmasına rağmen, arıcılar hala geçici kimyasal (sentetik veya doğal) önlemler uygulamaktadır. Seçilmiş bal arısı stoklarının, Varroa akarlarını kontrol etme yetenekleri defalarca kanıtlanmıştır. Ancak, birden fazla tedavi uygulanmasına rağmen, Varroa akarının bazı arı stoklarını çöküşün eşiğine getirmektedir.
Dirençli arı stoklarının benimsenmemesinin başlıca nedenleri şunlar olabilir:
Dirençli stoklar, alışkın olunan ticari stoklardan farklılık göstermekte ve safkan üretim kraliçeleri formunda satışa sunulmamaktadır.
Erken aşamalarda dirençli stokları deneyen bazı arıcılar olumsuz deneyimler yaşamış olabilir.
Dirençli stokların akar direnci, dirençsiz erkek arı popülasyonlarıyla çiftleştirildiğinde sonraki nesillerde hızla azalabilmektedir.
Ana arı arzı, mevcut talebin altında kaldığı sürece, ana arı üreticileri tarafından bu stokların geliştirilmesine yönelik teşvikler sınırlı kalmaktadır.
Verimlilik için mükemmel ve kanıtlanmış mevcut ana arı hatlarını terk etmek büyük bir risktir ve bu, erkek arı popülasyonlarını değiştirmek ve dirençli stokları çoğaltmak için izole çiftleşme bahçeleri bulmayı gerektirir.
Arı ıslahçıları, bu riski göze alsalar bile, beklentileri karşılamayan bir stokla büyük müşterilerini hayal kırıklığına uğratma riskini almak istememektedirler.
Ticari olarak yönetilen kovanlar genellikle yüksek üretim mevsimi boyunca en az bir (veya iki) tedavi gerektirir. Bu durum, minimum yönetimle küçük ölçekli arıcılıkta başarılı olabilen dirençli kolonilerin ticari uygulamalarda yeterli olup olmayacağı konusunda endişelere yol açmaktadır.
Ana neden, koşullar zorlamadıkça kimsenin değişim istememesidir. Geçmişte, düşük maliyetli ve etkili sentetik akarisit uygulamaları ile Varroa'yı yönetmek, yüksek verimli ticari stoklarla devam etmeyi daha kolay ve kârlı hale getirmiştir.
Amitraz'ın başarısız olması durumunda, onun yerini alacak ucuz ve etkili bir tedavi bulunmazsa, mevcut durumun sürdürülemez olduğu ortaya çıkacaktır. Bu durumda, dirençli stokların geliştirilmesi ve benimsenmesi kaçınılmaz hale gelecektir. Neyse ki, birçok arıcının ve araştırmacının çabaları sayesinde, umut verici bir dirençli stok geliştirilmektedir. Bu süreç, arılarımızın Varroa yönetiminde daha bağımsız hale gelmesine olanak sağlayabilir.
Saygılarımla
Mehmet AKINCI MSc.
Uzman Biyolog
Kaynaklar
Comments