İklim Değişikliğinin Tarım ve Hayvancılık Sektörlerine Etkileri ve Zorluklar
- Mehmet AKINCI MSc.
- 4 gün önce
- 5 dakikada okunur
İklim değişikliği; artan sera gazı emisyonları nedeniyle sıcaklık artışı, deniz seviyesinin yükselmesi, aşırı hava olaylarının artışı ve biyoçeşitlilik kaybı gibi kalıcı değişiklikler olarak tanımlanır. 2022 yılında Türkiye’nin toplam sera gazı salımı 558,3 Mt CO2 eşdeğeri olup emisyonların %71,8’i enerji sektöründen, %12,8’i tarımdan, %12,5’i endüstriyel işlemlerden, %2,9’u ise atık sektöründen kaynaklanmıştır. Tarım ve hayvancılık hem iklim değişikliğinden etkilenmekte hem de metan, azot oksit ve karbondioksit emisyonları yoluyla sera gazı salımına katkı sağlamaktadır. İklim koşullarındaki bozulmalar ürün kıtlığına, verim kayıplarına, çiftçi gelirinde düşüşe ve kırsal yoksulluğun artmasına neden olurken aynı zamanda üretim maliyetlerini ve gıda fiyatlarını yükseltmektedir.
## Tarımsal Üretime Etkiler
### 1. Artan Sıcaklık ve Kuraklık
* **Büyük mevsimlerinin uzaması ve su stresi:** Bazı bölgelerde artan sıcaklık ve uzayan büyük mevsimi yeni ürünlerin yetiştirilebilmesine olanak tanıyabilir, fakat diğer bölgelerde daha uzun ve sıcak dönemler sulama ihtiyacını artırır ve tarımsal uygulamaları zorlaştır. Değişen hava desenleri daha sık ve şiddetli kuraklıklara yol açmakta; bu durum özellikle kurak ve yarı kurak alanlarda su kıtlığına neden olur ve ürün miktarının düşmesine, toprak verimliliğinin azalmasına, sulama kaynaklarının tükenmesine yol açmaktadır.
* **Türkiye’de 2025 kuraklık tablosu:** Toprak Mahsulleri Ofisi’nin Nisan 2025 yağış raporuna göre, son yedi ayda yağışlar normalin %25 altında gerçekleşti ve su yılı yağışları son 11 yılın en düşük seviyesine indi. Güneydoğu Anadolu’da yağışlar 65 yılın en düşük seviyelerinde, İç Anadolu ve Ege bölgeleri ise son 18 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Diyarbakır’da buğday üretiminde %40, Şanlıurfa’da %50, Gaziantep’te %15 verim kaybı, Konya’nın kıraç alanlarında ise buğdayda %20 ve arpada %30 verim kaybı bekleniyor. Şanlıurfa’da buğday, arpa ve mercimek tarlalarında %100’e varan ürün kaybı rapor edilmiştir. Kuraklık ve don olayları Adana ve Hatay’da verimi %40’a kadar düşürmüştür.
* **Küresel örnekler:** Oxfam’ın raporlarına göre 2022’de Etiyopya’daki ekili arazilerin %85’i kuraklıktan etkilenmiş ve Somali’de tahıl üretimi iki yıllık kuraklık nedeniyle normal seviyenin %60 altında kalmıştır; milyonlarca büyübüm hayvan su ve mera eksikliğinden ölmüştür. Frontiers dergisinde yer alan çalışmada 2011‑2012 Meksika kuraklığının sığır ve keçi varlığında %3 azalmaya, 2009‑2010 yıllarında Moğolistan’da yaşanamayan aşırı kış koşullarının (dzud) yaklaşık %17 hayvan kaybına neden olduğu bildirilmektedir.
### 2. Aşırı Hava Olayları ve Toprak Erozyonu
İklim değişikliği fırtınalar, sıcak hava dalgaları, kasırgalar ve seller gibi aşırı hava olaylarının sıklığını ve şiddetini artırır. Bu olaylar tarımsal üretimi doğrudan etkiler; ekili alanlar, seralar, sulama sistemleri ve depolama tesisleri zarar görebilir. Aşırı yağışlar üst toprağı yıkayarak toprak verimliliğini azaltır, uzun süren kuraklıklar ise toprağın bozulmasına ve çölleşmeye neden olur. ABD Çevre Koruma Ajansı’na göre ağır yağışlar toprak erozyonunu ve tarımsal akışı artırarak besin maddelerini ve pestisitleri su kaynaklarına taşıyıp oksijen seviyelerini düşürmekte ve sucul canlıları tehdit etmektedir.
### 3. Zararlılar, Hastalıklar ve Tozlayıcılar
Yükslen sıcaklık ve değişen yağış desenleri zararlı böcek, yabancı ot ve bitki hastalıklarının yayılımını artırır. Daha sıcak kışlar doğal zararlı kontrol mekanizması olan don olaylarını azaltır; bu da zararlı popülasyonlarının artmasına ve daha fazla pestisit kullanımına neden olur. Aynı zamanda ısı ve yağış değişiklikleri tozlayıcıların ortaya çıkma zamanını bitkilerin çiçeklenme dönemlerinden ayırarak tozlaşmayı azaltabilir.
### 4. Verim Kaybı ve Gıda Güvenliği
İklim değişikliğinin birleşik etkileri – yüksek sıcaklık, değişen yağış rejimleri, aşırı hava olayları ve artan zararlı/hastalık baskısı – birçok temel ürünün verimini azaltır. TİM raporu, buğday, pirinç ve mısır gibi ürünlerin ısı ve su stresine karşı hassas olduğunu ve verim düşüşlerinin gıda kıtlığına, fiyat artışına ve gıdaya erişimin azalmasına yol açabileceğini vurgulamaktadır. Oxfam’a göre önlem alınmaması durumunda 2100 yılına kadar Asya’da pirinç verimleri 1990’a kıyasla %50’ye kadar düşebilir; Güney Asya’da buğday ve mısır üretimi yüzyılın sonuna kadar %30 azalabilir.
## Hayvancılık Üerisindeki Etkiler
### 1. Isı Stresi ve Doğrudan Etkiler
Hayvancılık sektörü iklim değişikliğine özellikle duyarlıdır. Artan hava sıcaklıkları hayvanların termoregülasyonunu bozar, yem tüketimini azaltır, bağışıklık sistemini zayıflatır ve üreme performansını düşürür. TİM raporu, ısı stresi nedeniyle hayvansal et ve süt üretiminde düşüş, azalan üreme performansı ve artan ölüm oranları gibi doğrudan etkilerin görüldüğünü belirtmektedir. ABD’de 2010 yılında yaşanılan ısı stresi, süt sığırlarında iştah ve süt üretimini azaltarak yıllık süt üretiminde 1,2 milyar dolar kayba yol açmıştır.
### 2. Yem, Su ve Mera Sorunları
İklim değişikliğine bağlı kuraklık ve yağış değişimleri yem bitkilerinin üretim ve kalitesinde azalmaya, mera bileşiminin değişmesine ve su kaynaklarının azalmasına neden olur. Düşük kaliteli veya yetersiz yem hayvanların büyükmesini, süt verimini ve et üretimini düşürür. Su kıtlığı hayvanların sağlığını tehlikeye sokar ve yem üretimi için sulama maliyetlerini artırır. Deniz seviyesinin yükselmesi ise kıyı meralarının tuzlanmasına yol açarak beslenme alanlarını daraltabilir.
### 3. Hastalıklar ve Parazitler
Yükssek sıcaklık ve nem, vektörle bulaşan hastalıkların ve parazitlerin yayılım alanını genişletir. Frontiers makalesi, iklim değişikliğinin hayvancılık üretiminde yem kıtlığına ek olarak hastalık ve zararlı baskısını artırdığını, bu durumun hayvan sağlığı, büyükme ve üreme ücretli ücretli ücretli üzere ciddi etkiler oluşturduğunu belirtmektedir. Çevre koşullarının değişmesi, daha önce görülmeyen bölgelerde yeni hastalıkların ortaya çıkmasına ve hayvan sağlığı risklerinin artmasına neden olabilir.
### 4. Sosyo-ekonomik Etkiler
Hayvansal üretimdeki düşüşler geçim kaynaklarını tehdit eder. Kuraklık dönemlerinde Latin Amerika ve Moğolistan’da milyonlarca hayvanın kaybı ailelerin tüm gelirini yok etmiş, ciddi yoksulluk ve göçler yaşanmıştır. Türkiye’de de küçükbaş ve büyübüş hayvan varlığı, kuraklık ve yem maliyetlerindeki artış nedeniyle risk altındadır. Hayvan refahı ve zoonoz hastalıklarla mücadele maliyetleri yükselse de, tüketiciler artan et ve süt fiyatları ile karşılaşmaktadır. SBB’nin hayvancılık raporuna göre, iklim değişikliğine ilişkin karbon düzenlemeleri ve tüketici tercihlerindeki değişim Türkiye hayvancılığını yapısal olarak etkileyebilecek tehditler arasında yer almaktadır.
## Tarım ve Hayvancılık için Uyum ve Mitigasyon Stratejileri
### 1. Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması
* **Enerji ve gübre yönetimi:** Tarımsal emisyonların önemli kısmı enerji ve gübre kullanımından gelmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, gübre kullanımında etkinlik ve atık yönetiminin iyileştirilmesi sera gazı salımını azaltabilir. Hayvancılıktan kaynaklı metan emisyonlarını azaltmak için yem rejimlerinin iyileştirilmesi, biyogaz üretimi ve gübre yönetimi önemlidir.
* **Karbon tutma:** Toprak sağlığının korunması ve organik madde birikimi yoluyla karbonun toprakta depolanması iklim değişikliği ile mücadeleye katkı sağlar. Koruyucu toprak işleme, no-till (toprağı işlemeyen) tarım, ara ürün yetiştirme ve ağaçlandırma uygulamaları toprağın karbon kapasitesini artırır.
### 2. Su ve Toprak Yönetimi
* **Verimli sulama ve su hasadı:** Yüksılen sıcaklıklar ve değişen yağış desenleri su talebini artırmaktadır. Damlama sulama, yağmur suyu hasadı, akıllı sulama sistemleri ve su depolama altyapısı su kullanım etkinliğini artırabilir. Türkiye’de su yönetimi, kuraklık riskini azaltmak için öncelikli konular arasındadır.
* **Erozyon kontrolü ve toprak sağlığı:** Ağır yağışların toprağı yıkayıp besin maddelerini uzaklaştırmasını önlemek için teraslama, örtü bitkisi ekimi ve organik gûreleme gibi uygulamalar kullanılabilir. Tarım alanlarında ağaçlandırma ve rüzgâr kıranlar hem erozyonu azaltır hem de habitat oluşturur.
### 3. İklim-Dirençli Çeşitler ve Teknoloji Kullanımı
* **Isıya ve kuraklığa dayanıklı tohumlar:** Araştırma kurumları ve tohum şirketleri, yüksek sıcaklığa ve su stresine toleranslı bitki çeşitleri geliştirmektedir. Yerli tohumların ve bölgeye uygun türlerin teşvik edilmesi, çiftçilerin iklim risklerine karşı dayanıklılığını artırır.
* **Akıllı tarım ve dijital teknolojiler:** Sensörler, IoT tabanlı izleme sistemleri, uydu görüntüleri ve yapay zekâ sayesinde çiftçiler, toprak nemi, hastalık riskleri ve hava durumu hakkında gerçek zamanlı bilgilere erişebilirler. Böylece sulama, gübreleme ve ilaçlama kararları optimize edilir. Hayvan yetiştiriciliğinde sensörler sayesinde ısı stresi erken tespit edilerek gölgeleme, soğutma veya yemleme ayarlamaları yapılabilir.
* **Isı toleranslı hayvan ırkları ve yönetim:** Sıcaklık stresine dayanıklı yerli ırkların korunması ve ıslahı, gölgelik alanların sağlanması, soğutma sistemleri ve uygun yemleme programları hayvanların refahını ve üretkenliğini korur. Yerel meraların iyileştirilmesi ve yem çeşitlendirme, yem kıtlığını azaltır.
### 4. Eğitim ve Kurumsal Destek
Küçük ölçekli çiftçiler ve yetiştiriciler iklim değişikliğine karşı en kırılgan gruplardır. Eğitim programları, finansal destek mekanizmaları, erken uyarı sistemleri ve risk sigortaları çiftçilerin gelir istikrarını sağlar. Türkiye’nin 2024‑2030 İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve eylem planları gibi ulusal politikalar; su yönetimi, toprak koruma, iklim-direncıli üretim modelleri ve düşük karbonlu teknolojilerin yaygınlaştırılmasına odaklanmaktadır.
## Sonuç
İklim değişikliği tarım ve hayvancılık sektörlerinde küresel bir kriz olarak karşımızda durmaktadır. Artan sıcaklık, kuraklık, aşırı hava olayları ve hastalık baskısı; ürün verimlerinin düşmesine, hayvansal üretimin azalmasına ve gıda güvenliğinin bozulmasına yol açmaktadır. Türkiye’de 2025 yılı kuraklığı pek çok ilde ciddi verim kayıplarına ve hatta %100’e varan ürün kayıplarına sebep olmuştur. Hayvancılık sektörü de ısı stresi, yem kıtlığı ve hastalıklar nedeniyle tehdit altındadır.
Gelecekte tarımın sürdürülebilirliği, sera gazı emisyonlarının azaltılması, su ve toprak yönetiminin iyileştirilmesi, iklim-direncıli tohum ve ırkların kullanılması, dijital tarım teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve çiftçilere yönelik güçlü destek mekanizmalarının geliştirilmesiyle mümkündür. Küresel ve ulusal düzeyde etkin iklim politikaları uygulanmadığı takdirde, üretim kayıpları artacak ve hem üretici hem de tüketici açısından ekonomik ve sosyal maliyetler yükseltmeye devam edecektir.
Yorumlar